1 Mart 2010 Pazartesi

Ayak Ucuma Koymam Seni!


1971 yapımı bir Stanley Kubrick filmi A Clockwork Orange, hem de "Nasıl olur da bu herif böyle bir film çeker arkadaş?" dedirtecek türden bir Stanley Kubrick filmi...

"Oğlum çok acaip lan" dediler, ondan izledim. Biri eğer bana bişeyin acaip olduğunu söylüyorsa, o şey kendini bana beğendirme macerasına 1-0 yenik başlar zaten. Karşıdakinin şoka uğramasına neden olan, eğlendirip şaşırtan şeyleri küçümseyip de ne kadar banal şeyler olduklarını bir iki sağlam temele dayandırarak anlattım mı, keyfime diyecek olmaz. O dakikadan sonra karşımdaki kişi zevklerinin ne kadar avam, hayalgücünün ne kadar dar olduğunu düşünmeye başlayacak; benim beğenime olan saygısını gözünde kat kat yükselterek kendi tercihlerini benimkilerle ilişkilendirmenin yollarını arayacaktır. Bu her zaman kolay olmaz tabii ki. Gerçekten eleştirilip yerden yere vurulacak en az bir yanının olması gerekir bu "şey"in. Sen, sevgili portakal, bünyende kendini yerden yere vurduracak bu kadar şey taşıdığın için gerçekten çok teşekkür ederim.

Ne kadar zamanının ötesinde olduğunu düşünüyordun bilemem ama, gelecek öngörüne bakarak bikaç yıl sonrasındaydın heralde. Yaşlı amcaların beline beline sopalarla tolşok ederek, devoşkalara tecavüz ederek özgün olmayı başardığını ve "geleceğin ahlaki çöküntüye uğramış dünyası" modelini layıkıyla verdiğini düşünüyorsun ama bir haber vereyim; yüzyıllardır insanlar dayak yiyor, kadınlara tecavüz ediliyor. Eğer bir başarın varsa, seni seyreden birkaç yaşlı teyzenin elleriyle gözlerini kapatmaya çalışacak kadar rahatsız olmasıdır.

Pervasızca, azami miktarda metafor ihtiva ettiğini haykırdığın için izledim seni asıl. Yoksa kimsenin tavsiyesiyle bişeyler izleyecek kadar olmadım daha, olmam da umarım. Metafor deyince insanın aklı başından gidiyor, gözlerini yuvalarından dışarı dışarı çıkarıyor "bişeyler diyecek film şimdi anlamam lazım" diye. İdrak yollarımda tıkanıklık var zannettim başlarda, ama sahiden de metafor metafor diye cayır cayır yırtındığın, seninle aynı zamanda çekilen milyonlarca film gibi "kaka komünizm, baskıcılık yaparsanız aha böyle olur"dan öte değilmiş. Kendinle gurur duy; tüm marifetin, şiddetinle Testere'lere, politikliğinle de Otel'e esin kaynağı olmak.

Yazıklar olsun. Senelerce seni seyretmeyerek ne de iyi yapmışım. Keşke hiç seyretmeseydim. Bestseller bir romandan uyarlama bir filmden sonra insanın aklında filme dair kalan şey "ben bir sürü meme gördüm" olmamalı... Hayır, senin yüzünden annemin soyup soyup sobanın üstüne "bak sana filo kurdum!" diye istiflediği portakal kabuklarına ait anılarım mundar oldu, ona yanıyorum.